Moda ve perakende son yıllarda yalnızca trendlerin değil, iş yapış biçimlerinin de kökten değiştiği bir dönemden geçiyor. Tüketici davranışları her sezon yeniden şekilleniyor, sosyal platformların etkisi dakikalar içinde bir akımı doğurabiliyor ve yapay zekâ artık yalnızca verimlilik sağlayan bir teknoloji olmaktan çıkıp karar alma süreçlerinin merkezine yerleşiyor.
Bu dönüşüm, şirketlerin teknolojiyle kurduğu ilişkiyi yeniden düşünmesini gerektiriyor. Buradaki mesele aslında teknoloji değil; teknolojiyle kurulan düşünme biçimi. Ürün, kategori yönetimi, pazarlama, tasarım, tedarik ve veri ekipleri aynı stratejik çerçeveyi paylaşmadığında rekabet gücü hızla zayıflıyor.
Tüketiciyi anlamak ise artık yalnızca içgörü toplamak değil; doğru zamanda doğru tepkiyi verebilen bir sistem kurabilmek anlamına geliyor.
Bu yazı tam olarak bu zeminde duruyor. Trendlerin ötesine geçerek işin nasıl çalıştığına bakıyor.
Tüketici 18–24 Ayda Yeniden Şekilleniyor
WGSN Future Consumer 2027 raporu, tüketicinin değer sisteminin, motivasyonlarının ve satın alma davranışlarının artık 18–24 ay gibi kısa bir sürede tamamen yenilendiğini gösteriyor.
Bu, sadece “moda hızlı değişiyor” demek değil; markaların stratejilerini, ürün yapılarını, iletişim modellerini ve deneyim kurgularını daha çevik ve veriyle hizalanmış bir anlayışla yeniden ele almalarını gerektiriyor.
Özellikle Z ve Alfa kuşağı bu dönüşümü belirgin şekilde hızlandırıyor. Deneyim, hikâye, keşif, dijital bütünlük ve markayla kurulan bağ onlar için temel beklentiler.
Bu nedenle globalde pazar payı yıllardır zirvede olan markalar bile veri sistemlerinden tasarım modellerine, CRM kurgularından içerik stratejilerine kadar pek çok alanı yeniden yapılandırıyor.
Yeni Gerçeklik Teknoloji Artık Arka Plan Değil Ana Saha
McKinsey’nin State of Fashion 2025 raporu, global moda ve lüks şirketlerinin yüzde 35’inin generative AI’ı aktif kullanımda olduğunu gösteriyor. Bu, müşteri hizmetlerinden ürün keşfine, içerik üretiminden pazarlamaya kadar geniş bir alanı kapsıyor.
Birkaç yıl önce neredeyse sıfır olan bu oran, bugün sektörün hızla yeni bir çalışma biçimine evrildiğini ortaya koyuyor.
Dışarıdan bakınca bu yalnızca “hızlanma” gibi görünebilir.
Oysa altında çok daha kritik bir gerçeklik var: rollerde ve fonksiyonlarda sessiz ama güçlü bir yeniden yapılanma.
McKinsey’nin otomasyon grafiği 2023–2030 arasındaki dönüşümü net biçimde ortaya koyuyor.
İlk anda üretim ve finans gibi teknik alanlar dikkat çekse de asıl değişim pazarlama, iletişim, ürün geliştirme ve tasarım gibi yaratıcılık odaklı ekiplerde yaşanıyor. Bu ekiplerde iş yükünün yüzde 22–29’unun teknolojiye devredilmesi bekleniyor.











